Dünyadan uzaklaşarak, Ramazan-ı Şerif ayının son on günü yapılan bir ibadet olan itikâf, Kadir Gecesinin arandığı mübarek günleri en güzel şekilde değerlendirmek için güzel bir fırsat. İtikâf ibadeti nasıl yapılır, itikâfta nelere dikkat edilir? Peygamber Efendimiz (SAS.) itikâfı nasıl uygulamıştır?
Hz. Âişe (r.a.) validemiz şöyle demiştir:
“Rasulullah (s.a.v.), Ramazan ayının son on gününde itikâfa girer ve Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde arayın.” derdi.”
İtikâf, akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş bir Müslümanın, beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet etme niyetiyle bir süre durması demektir.
İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz itikâftaki kimse için şöyle buyurmuştur:
“O, günahlardan uzak kalır ve kendisine (hayatın içinde) tüm iyilikleri yapan kimse gibi iyilikler yazılır.”
İtikâfa giren kişi; camide yer, içer, uyur ve ihtiyacı olan şeyleri mümkün olduğu takdirde oradan tedarik eder. Tuvalete gitmek, abdest almak gibi tabiî ihtiyaçları için camiden dışarı çıkabilir.
Bulunduğu camide cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir camiye de gidebilir. Cenaze namazı için dışarı çıkamaz. Kendisine veya malına bir zarar geleceği korkusuna kapılması ya da zorla çıkarılması halinde, başka bir camiye gitmek üzere içerisinde bulunduğu yerden çıkmasına izin vardır.
Bu zorunlu hallerin dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine’ye hicret ettikten sonra her Ramazan’ın son on gününde mescide kapanmış ve gerekli ihtiyaçların dışında oradan çıkmayarak, bütün gününü devamlı dua ve ibadet halinde bulunarak geçirmiştir. Hatta vefatından önceki Ramazan ayında son yirmi gün itikâfta bulunduğu da bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde de Müslümanlar bu sünneti devam ettirmişler ve özellikle Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmeyi sürdürmüşlerdir...
Ebu Said el-Hudrî (r.a.) anlatıyor:
“Rasulullah (s.a.v.) önceleri Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girerdi. Sonra ortasındaki on günde itikâfa girmeye başladı. Yirminci gece geçip de yirmi birinci geceyi karşıladığı zaman evine dönerdi. Onunla birlikte itikâfa girenler de evlerine giderdi. Ancak bir Ramazan ayında, evine dönmeyi itiyat edindiği gece mescitte kaldı.
Bir ara, hasırı eliyle tutarak çadırın bir tarafına çekti. Sonra başını dışarı çıkararak cemaate şöyle seslendi:
“Ben, o Kadir gecesini aramak üzere Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girmiştim, sonradan ayın ortasındaki on günde itikâf yapmaya başladım. Ardından bana bu gecenin son on günde olduğu söylendi. Dolayısıyla sizden itikâfa girmek isteyen (tekrar) girsin!”
Bunun üzerine cemaat de O’nunla birlikte itikâfa girdiler. Rasulullah:
“Bana Kadir gecesi, tek sayılı ‘21, 23, 25, 27, 29’ ve sabahında çamurlu su içine secde edeceğim bir gece olarak gösterildi.” buyurdu.
Yirmi birinci gecenin sabahı namaza kalktıklarında gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu. Derken bir bulut geldi ve birden yağmur yağmaya ve mescitte sular akmaya başladı.”
Ebu Said el-Hudri, Hz. Peygamber’in bahsettiği çamurlu suyu gözleriyle görmüş ve şöyle demiştir:
“Rasulullah sabah namazını kıldırdıktan sonra, alnında ve burnunun ucunda çamurlu su vardı. Anladı ki, o gece (Kadir gecesi), son on günün yirmi birinci gecesi imiş.”
İtikâfın en önemli amacı, dünyevi işlerden uzak durarak nefsi arındırmaktır.
İtikâfta bulunan kişi, dünyevi meselelerden kendisini soyutlayıp vaktini yalnızca dua ve ibadetle geçirir. Bu noktada itikâf, gece-gündüz Allah’la bir arada bulunma halidir.
Müekked sünnet olan itikâf ibadetini hanımlar da evlerinin boş bir odasında yerine getirebilirler. Yine camilerde bir miktar itikâf niyetiyle bulunmak da, bu sevaptan hissedar olmaya ve büyük kazançlara vesiledir.
Çünkü unutulmuş veya terkedilmiş bir sünneti tekrar yaşamaya başlamak, yüz şehit sevabına denktir.
İtikafa Niyet
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.