1200 yıllık ilim, irfan, hikmet mirasını yeniden keşfetmeye var mısınız? İstanbul Büyük Çamlıca Cami Külliyesi bünyesinde İslam Medeniyetleri Müzesi’ne buyurun.
1443 Hicri yılı Ramazan ayında hizmete giren müze, ziyaretçilerini farklı bir iklimde ağırlıyor.
Büyük Çamlıca Camisi Külliyesi'nde 10 bin metrekare kapalı alana kurulu, 15 tematik bölümden oluşan İslam Medeniyetleri Müzesi; 7. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar ecdadımızın ilim, kültür, sanat ve irfan gelişimini yansıtan 800'e yakın eserin sergilendiği bir mecra. Bu müzede eserlerin büyük kısmı toplumla ilk defa buluşuyor. Fiziksel olarak sergilenme imkanı bulamayan pek çok tarihi eser ve vesika, yerleştirme sanatı ve algısal efektler gibi modern sanat teknikleri ile çok boyutlu olarak incelenebiliyor.

Müzede birbirinden kıymetli eserlerin konu bütünlüğü içinde sergilendiği tematik bölümler şöyle sıralanıyor: Peygamber Efendimiz (SAS)’e ait eşyalar, İlk Mabedimiz Kâbe’ye ait eserler, Yazma Kur'an-ı Kerimler ve Mahfazaları, Hüsn-i Hat Eserler, İslam'da Bilim, İslam Sanatında Mimari ve Dekoratif Ögeler, İslami Sikkeler, İslam'da Fetih, Berat ve Fermanlar, Şam Evrakı, Osmanlı'da Giyim, Destimal Geleneği, Sanduka Puşideleri, Türk Dokuma Sanatı, Türk Çini Sanatı…

İslam medeniyetinin merkezinde hiç şüphesiz Hakikat Rehberi Kur’an-ı Kerim ve Hakikat Elçisi Peygamber Efendimiz (SAS) bulunuyor. Bu sebeple müzenin ilk kısmında Allah’ın Evi Kâbe’de kullanılan eşyalar ve Peygamber Efendimiz (SAS)’e atfedilen eserlere odaklanılıyor.
Hırka-i Şerif, Sakal-ı Şerif, Başmak-ı Şerif, Hilye-i Şerifler
“Hz. Peygamber’e Atfedilen Eserler” bölümünde Peygamber Efendimiz (SAS)’e ait 5 adet "sakal-ı şerif", mahfazaları içinde görülebiliyor. Yine O’nun (SAS) temsîlî ayak izinin yer aldığı “başmak-ı şerif”, “Hırka-i Saadet’in mahfazası”, “Hücre-i Saadet’in Perdesi” ziyaretçilere duygu yüklü anlar yaşatıyor. Bu şerefli payeye sahip eşyaların her birine “şerîf” denilmesi de dikkat çekiyor.

Mahfaza, “saklama yeri, korunak” anlamında, içinde mücevher gibi değerli eşyaların saklandığı kutulara verilen kadim bir isim. Ecdadımız Kur'an-ı Kerimler, Hacer'ül Esved ve Hırka-i Saadet gibi kıymetli eşyaları sakladıkları mahfazalara da büyük bir öncelik ve özen göstermiş. Her biri birbirinden kıymetli sanat eseri niteliği taşıyan mahfazalar da müzede görülmeye değer.

Peygamber Efendimiz (SAS)’in fiziki ve ahlaki güzelliklerini anlatan Hilye-i Şerifler de müzenin dikkati çeken eserleri arasında. Kelime anlamı “süs” ve “ziynet” olan hilye “yaratılış, sûret ve güzel vasıflar”ı ifade ediyor. Osmanlı ecdadımız Hz. Peygamber'in (SAS.) fiziksel özelliklerini, güzel ahlakını, tavır ve hareketlerini hatırlamak ve anlatmak için hüsnü hat sanatına müracaat etmiş; âyeti kerimeler ve hadis-i şeriflerde yer alan vasıflarını beyitlerle süsleyen Hilye-i Şerifler kaleme almışlar. Peygamber aşığı sanatkarlar hilyeleri tezhib ve minyatürlerle bezemiş, hem gözlere hem gönüllere hitap eden birer sanat eseri haline getirmişler.

Mahmel-i şerif ve Surre-yi Hümayun
Dilerseniz aynı katta yer alan, siyah bir perde ile diğer bölümlerden ayrılan Mahmel-i Şerif odasına doğru ilerleyelim. Mahmel-i şerif Surre-i Hümayun’un gösterişli bir parçası. “İçine altın ve para gibi kıymetli eşyaların konulduğu kese” anlamına gelen surre, Abbasiler döneminden beri her yıl hac döneminden önce genellikle Mekke ve Medine halkına dağıtılmak için yollanan para, altın ve diğer eşyaları ifade ediyor. Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren Osmanlı hükümdarları tarafından Haremeyn vakıfları tesis edildiği, her sene surre merasimleriyle birlikte kutsal topraklara Kabe örtüsü ve hediyelik eşyalar gönderildiği, Hicaz yolu güzergahı boyunca fakir halklara hediyeler dağıtıldığı bilinmekte ve zamanının teşrifat defteri kayıtlarında bulunmakta. Surrenin konulduğu, develere yüklenen bir çeşit vasıta olan mahmil, üzerine yük konulan şey anlamında “mahmel-i şerif”; müzede yaldızlı işlemeleriyle görülmeyi bekleyen anlam yüklü, ihtişamlı bir sanat eseri.

Hacerülesved Mahfazası ve İşlemeli Kâbe-i Muazzama Örtüsü
Ardından karşımıza iki Hacerülesved mahfazası arasına yerleştirilmiş Kâbe-i Muazzama örtüsü çıkıyor. Kâbe örtüsünde ipek iple sim sırma işlemeli çerçeve içinde yine işlemeli olarak Hac Suresi’nin 28. Ayeti kerimesi yazmakta. Anlamı: “Gelsinler de, böylece kendileri için (dünya ve âhirete ait) birtakım faydalara şâhit olsunlar ve o belirli günlerde de (Allah’ın) kendilerine rızık olarak verdiği (bilinen dört ayaklı) kurbanlık hayvanlar (boğazlanırken) üzerine Allah’ın ismini ansınlar. Onların etinden hem kendiniz yiyin hem de darlık içinde olan fakirlere yedirin.”
