İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İkindi16:45 Akşam19:31 Yatsı20:52 İmsak05:18 Güneş06:45 İşrak07:25 Öğle13:14
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 20°C Nem %44
Türkçe
18 Ramazan 1445 28 Mart 2024 Perşembe
18 Ramazan 1445
Öğle
13:14
İkindi
16:45
Akşam
19:31
Yatsı
20:52
İmsak
05:18
Güneş
06:45
İşrak
07:25
Giriş Yap

İyilik aracı; şefkat ve merhamet

Özel Haber
Özel Haber
27.02.2023    |

Merhamet, gönülden gelen, gönle yerleşen bir duygu; “Çalab’ın tahtı” olan gönülde, Allah’ın “Rahman ve Rahim” isimlerinin iz düşümü.

Merhamet, empati duymakla ya da acımakla aynı anlama gelir mi? İnsani değerlerin özünde yer alan merhamet duygusunu nasıl geliştirebilir, ahlaki bir erdeme dönüştürebiliriz?

Merhamet nedir?

Merhamet; Arapça “kucaklamak, şefkat göstermek” anlamında rahame kökünden mastar olarak, bu duygunun etkisiyle yapılan “iyilik, lütuf, rahmet” anlamına geliyor. Allah’ın rahman ve rahim isimleri bu kökten türemekte. Merhamet, öncelikle Allah’ın bütün yaratılmışlara yönelik lütuf ve ihsanlarını ifade ediyor. İnsanlarda bulunan merhamet duygusu da Allah’ın bir lütfu olarak diğer insan ve canlıların acı, elem, sıkıntı ve ıstırabı karşısında duyarlı olmaya ve yardım etmeye sevkeden bir duygu. 

Psikolojik yönüyle yufka yüreklilik, ilgi ve şefkat, elem duyma duygularını içeren merhamet; insanlar arasındaki duygu birliğinin, dayanışma ve paylaşmanın başta gelen unsuru. Evlât sevgisi, ana babaya saygı ve itaat, akrabayı gözetme, yaşlılara, yoksullara, hastalara, sakatlara, yetimlere, kimsesizlere yardım etme gibi erdemler merhamet duygusunun yansımaları.

Merhamet tohumlarını yeşertmek mümkün

İnsani değerlerin özünde yer alan merhamet, sadece bir acıma hissi ve bir iyilik yapma isteği olmaktan ziyade; insanları sürekli olarak iyiliğe ve doğruluğa yönelten, her alanda olumlu tutum ve davranışlar sergilemeye yol açan; kendi yaşam çevresinden olmayan, “öteki”ne de erişebilen bir köprü. Elinde verecek bir şeyi olmayan kişi bile kardeşinin acısı için kendini verebiliyor, kendi ruhunu, dostluğunu, kardeşliğini ikram edebiliyor.

Şefkat ve merhamet gibi duygular Allah’ın insanların içine koyduğu birer iyilik aracı.

Merhamet duyulan kimseyi kendisiyle bir görerek ihtiyacını hür iradesiyle karşılayan kişiye “merhametli” deniyor. Merhametli kimseler, merhameti eyleme dökmek için gerekli zaman ve zemini ayırabilen, kendi refahına değil karşısındakinin ihtiyacının giderilmesine ve mutluluğuna odaklanan kimseler. Merhamet, sempati ve acıma duygularını aşan, dünyayı bir başkasının gözüyle görmeyi, empati ve diğerkâmlık duygusunu kapsamına alan en temel insani duygu.

Merhamet insanın ahlaki gelişiminde daha önce ortaya çıkıyor ve temeli oluşturuyor.

İnsanı inşa eden merhamet

İnsan doğuştan beri bir diğerine bağımlılığı bulunan sosyal bir varlık. Merhamet duygusu, egonun çitlerini aşarak; düşebilen, incinebilen varlıklar olarak birbirimize yaslanıp güvenmemizi sağlıyor.

İnsan, kendi sınırlarının ötesinde bir alana gittiğinde, sadece kendisi için değil başkaları için de var olduğunu hissettiğinde çok daha güçlü bir canlılık hissi tecrübe ederek merhametin dönüştürücü etkisine şahit olabiliyor.

Merhamet bizi elem duygusu yaşayanlara ve yalnızca insanlığa değil, tüm canlılara açan erdem. Merhametten beslenen bilgelik, bilgeliklerin en evrenseli ve en gereklisi olarak tanımlanıyor. Paylaşılmış etkinliklerin, yüz yüze iletişimin, geniş aile etkileşiminin, toplumsal katılımın ve anlam sağlayan diğer manevi ve sosyal çabaların yaygın olarak bulunduğu geleneksel toplumların merhamet odaklı toplumlar olması dikkat çekiyor. Zira merhamet, sosyal adaletin yapıtaşı ve taşıyıcısı.

Merhametten medeniyete

Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’in (SAS.) mü'minlere karşı çok şefkatli ve merhametli olduğu gibi mü’minlerin birbirlerine karşı merhametli oldukları da bildiriliyor. (Tevbe 9/128, Feth 48/29) Allah’ın eşler arasına sevgi ve merhamet koyduğu belirtiliyor (Rûm 30/21). Evlâtlara yaşlı ana babalarının üzerine merhamet kanatlarını germeleri emrediliyor (İsrâ 17/24).

Hadislerde de rahmet ve merhamet hem Allah’ın kullarına lütuf ve ihsanı hem de insanların birbirlerine ve diğer canlılara karşı şefkat, ilgi ve yardımları için kullanılıyor.

Mekke döneminin ilk yılları zenginlik, asalet gibi maddî ve dünyevî imkânların en yüksek değer ölçüsü olarak kabul edildiği, âciz ve kimsesizlere karşı ilgisizlik ve acımasızlığın hüküm sürdüğü bir ortam. Böyle bir ortamda soy, servet ve sosyal statü farkı gözetmeden herkese karşı sevgi ve merhamet duygularıyla yaklaşmayı, bilhassa yoksulları ve kimsesizleri koruyup gözetmeyi, böylece toplumda bir merhamet ve sevgi ahlâkı geliştirmeyi hedefleyen hükümler geniş yer tutuyor.

Beled sûresinde (90/5-17) insanların sahip oldukları şeylerin birer ilâhî lütuf olduğuna işaret edildikten sonra gerçek insanlık değerini kazandıran iyiliklerin bazı örnekleri arasında “yetimi ve yoksulu doyurmak, birbirine sabrı ve merhameti tavsiye etmek” sıralanıyor.

Mü’minler için bir ahlâk örneği olarak gösterilen Hz. Peygamber’e özellikle çevresindeki yoksul ve kimsesizlere merhametli davranması, onları incitmekten sakınması, sıkıntılarını giderme imkânı bulamadığı durumlarda bile güzel sözle gönüllerini alması öğütleniyor. (En‘âm 6/52; İsrâ 17/28; Kehf 18/28; Abese 80/1-4).

Resûl-i Ekrem’in mü’minlere karşı engin merhametini ve düşkünlüğünü özetleyen ifadeler (Tevbe 9/128) aynı zamanda bizler için de bir ahlâk modeli ortaya koyuyor. Resûlullah’ın insanlara karşı yumuşak davranması “Allah’tan bir rahmet” olarak değerlendiriliyor (Âl-i İmrân 3/159), gerek bollukta gerekse darlıkta mallarından hayra harcayanlara, kin ve öfkelerini yönetenlere ve insanları affedenlere genişliği gökler ve yer kadar olan bir Cennet vaad ediliyor (Âl-i İmrân 3/133-134).

Peygamber Efendimiz (SAS)’in “İnsanlara merhamet etmeyenlere Allah da merhamet etmez” (Buhârî, “Tevḥîd”, 2, “Edeb”, 18; Müslim, “Feżâʾil”, 66); “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” (Buhârî, “Edeb”, 18; Müslim, “Feżâʾil”, 65) şeklindeki hadisleri İslâm ahlâkını şekillendiriyor.

Resûlullah mü’minleri birbirini sevmekte, birbirine acımakta, organlarından biri hastalandığında diğerlerinin de bu yüzden elem çekip uykusuz kaldığı vücuda benzetiyor. (Buhârî, “Edeb”, 27; Müslim, “Birr”, 66).

Hiçbir zaman çocuklarını öpmediklerini söyleyenlere, “Allah kalplerinizden merhamet duygusunu çekip almışsa ben ne yapabilirim?” diyerek üzüntüsünü belirtiyor. (Buhârî, “Edeb”, 18; Müslim, “Feżâʾil”, 64),

Müslümanların her alanda ilişkilerini sevgi, merhamet, yardımlaşma ve dayanışma yönünde geliştirmelerini, sıkıntılarını paylaşmalarını emrediyor (Buhârî, “Îmân”, 7, “Meẓâlim”, 3, “Edeb”, 57; Müslim, “Ẕikir”, 38, “Birr”, 32, 58; Tirmizî, “Birr”, 18).

Rasulullah aynı duyarlılığı hayvanlar konusunda da göstererek zor durumdaki bir hayvanı kurtaran kişinin bu sayede Cenneti hak ettiğini bildiriyor. (Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 375; Buhârî, “Meẓâlim”, 23, “Enbiyâʾ”, 54; Müslim, “Selâm”, 153-155).  Bir deveye binerken yumuşak davranmayı tavsiye ederek: “Çünkü yumuşaklık nerede bulunursa orayı güzelleştirir. Yumuşaklığın bulunmadığı her davranış çirkindir” buyuruyor. (Müslim, Birr, 78, 79) Hayvanları, “konuşamayan, ağzı dili olmayan hayvanlar hakkında Allah’tan korkun!” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 44) ifadeleriyle niteleyerek, merhamete ve şefkate ne kadar muhtaç olduklarını çok etkili bir biçimde ifade ediyor.

Merhamet; dayanışma ve kaynaşma gibi olumlu duyguları güçlendiren, kadim kültürümüzü inşa eden temel unsurlar arasında yer alıyor. Öyle ki “Âlemlere rahmet olarak gönderilen” (Enbiya, 21/107) Peygamber Efendimiz (SAS)in bildirdiği ve yaşayarak rehberlik ettiği İslam dinimiz, merhamet dini olarak da tanımlanmakta.

Merhametin kurumsallaşması, vakıflar

İlkini bizzat Hz. Peygamber’in gerçekleştirdiği, sonraki dönemlerde genişleyen vakıflar, İslâm medeniyetinde yeryüzünde iyiliği tesis etme hassasiyetinin bir tezahürü olarak merhametten doğan, dayanışma ve yardımlaşma ilkesini hayata geçiren en önemli kurumlar. Bu kurumlar; mal ve mülkün geçiciliğine, sadece hayır ve iyilik olarak verilenlerin insan için kalıcılık niteliği kazandığına dair güçlü bir bilincin eseri.

Zengin ve seçkin bir sınıfın, bilhassa da hanım sultanların merhamet ve ihtimamının gölgesinde serpilip gelişen, yetim ve yoksulların maişetinden, eğitim ve terbiyeye, evlenecek gençlere yardımdan, aç veya yaralı hayvanların bakımına kadar nice eksikliğe yetişen bir merhamet kültürü.

Bütün bir toplumun kaderini belirleyen, en zayıf ve dezavantajlı durumdakilerin sıhhati ve esenliğidir. Toplumdaki ihtiyaç sahibi kişilerin ve öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan, kâr amacı gütmeyen kurumlar, kuşlar için özel yuvalar, dağda yaşayan yabani hayvanların kışın aç kalmamaları için yuvalanan yiyecekler, zimem defterleri, sadaka taşları ve nice sessiz sedasız yapılan iyilikler, özümsenen merhamet eğitiminin bir yansıması.

Yunus Emre’nin salık verdiği “Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevme” düsturu Mevlana’nın “Şefkat ve merhamette güneş gibi ol” sözleriyle yankılanmakta; halen merhamet duygusunu eyleme geçirme konusunda bizlere rehberlik etmekte. 

Merhamet eğitimi

Merhamet, çocukluğun ilk yıllarında, özellikle aile içindeki sevgi dolu ve kucaklayıcı bir iletişimle ebeveynlerin çocuğa yeterli tepki verdiği, onlarla oynadığı ve onlara dokunduğu ortamlarda daha fazla gelişiyor. Başka insanlara ve tabiata zarar vermemeyi ilke edinen ve duygusal açıdan besleyici ve empatik tarzda öğrenildiğinde başkasının hakkını gözetme duygusu doğrultusunda adaleti de inşa ediyor.

Merhamet duygumuzu geliştirmeye karşımızdaki kişiye odaklanarak, onun derdine kendimizi verip gönülden dinleyerek, onu anladıktan, derdini hissettikten sonra küçük hedefler belirleyerek başlayabiliriz.

Yakınımızdaki olaylara ve kişilere karşı duyarlılığımızı korumak, dünya hayatının doğal birer parçası olan dert ve ıstıraplara gözümüzü kulağımızı açık tutmak da bu süreçte bize fayda sağlayabilir. Ayrıca sürece kendi katkımızı değerli görmeli, küçümsememeli, aksi gibi kendi katkımızı gözümüzde büyütmemeli ve kendi önceliklerimizden de fedakarlıkta bulunabilmeliyiz.

Çocuklar, küçük ve kırılgan varlıklar, hayvanlar ve bitkiler, içimizde nüvesi bulunan merhamet ve şefkati duyumsamayı kolaylaştırıyor. Bizden daha dezavantajlı durumdaki insanların yaşamlarına dâhil olarak merhameti deneyimleyebiliyoruz. Merhamet duymak, önce muhatabımızın acısı görerek, ardından ona üzülerek, koruma, kollama ve acısını dindirme isteği duyarak gerçekleşiyor. 

“Merhamet edin ki merhamet bulasınız!” düsturu, kendimize neyi layık buluyorsak başkasına da en azından onu layık görmemiz yönündeki temel bir ahlaki prensip. İyilik ve merhamet göstermek, o anda kendi elimizle merhamet ve iyilik görmek demek. Zira beynimizin ödül mekanizmaları iyilik yaptığımız anda iyilik gören bizmişçesine bizi mutlu eden süreçleri harekete geçiriyor.

Merhamet duygusu erdeme dönüştüğündeyse insanı insana yurt ve sığınak; iyilerle birlikte bütün varlığa yar ve yardımcı kılıyor.

­

­

 

© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Kabe
Canlı Yayın
Şuan canlı Yayın
Hadisler Deryası
AKRA CANLI
 / 
close icon close icon
AKRA CANLI
Hadisler Deryası
Hadisler Deryası Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close