Mutfakta kullanılan bitkisel ve hayvansal yağlar, yemek pişirildikten sonra “atık” haline geldiğinde ciddi bir çevre sorununa dönüşüyor. Uzmanlar, lavaboya dökülen birkaç kaşık yağın bile hem toprağa hem de suya büyük zarar verdiğine dikkat çekiyor.
Doç. Dr. Börte Köse Mutlu, bir litre atık yağın bir milyon litre içme suyunu kirletebildiğini belirterek, “Atık yağlar suyun yüzeyinde tabaka oluşturarak oksijen transferini engelliyor. Bu durum, göl ve denizlerdeki tüm su canlılarının yaşamını tehdit ediyor” dedi.
Lavaboya dökülen yağların şehirlerin kanalizasyon sistemiyle birleşerek arıtma tesislerine ulaştığını söyleyen Mutlu, bu yağların her zaman tam olarak arıtılamadığına dikkat çekti: “Bu durum, hem su kalitesini hem de ekosistemin dengesini uzun vadede bozuyor.” Açıklamasında bulundu.
Atık yağların yalnızca suyu değil, toprağı da etkilediğini vurgulayan Mutlu, toprağa döküldüğünde hava almasını engelliyor, mikroorganizmaların yaşamını olumsuz etkiliyor. Böylece bitki örtüsünü zedelediğine de değindi.
Peki, çözüm ne? Doç. Dr. Mutlu’ya göre, yapılması gereken tek şey atık yağları lavaboya dökmemek. Bunun yerine uygun kaplarda biriktirip lisanslı toplama firmalarına teslim etmek gerekiyor. Türkiye’de bu konuda yürütülen mevzuatlar bulunuyor. Ancak Mutlu, “Restoran ve sanayi kuruluşları bu konuda daha bilinçli; ancak hane halkı seviyesinde farkındalık hâlâ yetersiz” uyarısında bulundu.
Atık yağların yalnızca bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir enerji kaynağı olabileceğini de hatırlatan Mutlu, “Geri dönüştürülen bitkisel atık yağlardan biyodizel üretilebiliyor. Bu yakıt, fosil yakıtlara göre daha çevreci ve ekonomik bir alternatif” dedi.
Mutlu, atık yağların enerji üretiminde değerlendirilmesinin hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük değer taşıdığını belirterek, “Bir damla yağ bile kaynak verimliliği açısından kıymetli. Bu konuda bilinçlendirme çalışmaları ve teşvikler artırılmalı” ifadelerini kullandı.