“Her Daim İman” temasıyla bu yıl ikincisi düzenlenen SERVER Aile Buluşması, yoğun bir katılıma sahne oldu. Programda iman ve inanç esaslı bilgilendirmelerin yanı sıra güncel konulara değinilerek modern yaşamdaki inanç yaklaşımlarına dair dikkat çeken sunumlar yapıldı.
Din psikolojisi alanında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Ümit Horozcu, Türkiye’nin farklı bölgelerinden başörtüsünü çıkaran 102 genç ile yaptığı nitel araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Horozcu, son yıllarda özellikle bazı genç kızlarda başörtüsünü bırakma vakalarının arttığına dikkat çekerek, bu durumun sosyal, psikolojik ve düşünsel nedenlere dayandığını söyledi.

Aile dindarlığının ölçüsü en büyük etken
Horozcu’nun aktardığı bulgulara göre, katılımcıların büyük kısmı dindar ailelerden geliyor ancak bu gençlerin tamamına yakını, ebeveynlerinin dindarlığını “yüzeysel” veya “tutarsız” bulduğunu ifade ediyor. Araştırmada, ailedeki dini tutarsızlıkların başörtüsünü çıkarma konusunda risk faktörü oluşturduğu görülüyor. Ailelerin dindarlık boyutu incelendiğinde; dindar görünen ancak bunun gerekliliğini tam olarak yerine getiremeyen ve dini zafiyetleri olan anne babaların çocuklarını farkında olmadan etkiledikleri görülüyor. “Ergenlik çağındaki çocuklar ve gençler anne babalarına eleştirel yaklaşabiliyor” diyen Horozcu, aile içi iletişimin dindarlık ya da günlük yaşantının bir göstergesi olduğunu belirtiyor.
“Açılan gençlerin dinden uzaklaşmaması sevindirici”
Araştırmada yanıtları incelenen gençlerin büyük çoğunluğunda dinden uzaklaşmanın görülmediği; kendilerini ateist, deist vb kavramlarla tanımlayanlar olsa da bazı gençlerde başörtüsünü çıkardıktan sonra dini inançlarına daha içsel bir şekilde bağlanma eğilimi görüldüğünü de aktarıyor.
Üniversite yılları inanç ve davranışları etkiliyor
Açılma süreçlerinin önemli bir bölümü üniversite yıllarında yaşanıyor. Öğrenciler farklı yaşam tarzları ve fikirlerle karşılaşınca, zamanla bu deneyimlere alıştıklarını ve kendi dini kimliklerini sorgulamaya başladıklarını belirtiyor. Horozcu, “Bir fikirle tekrar tekrar karşılaşmak, bilinçaltında onu normal ve güvenli göstermeye başlıyor,” dedi.
Özellikle bu yıllarda tanıştıkları erkeklerin katkısıyla sonradan kapanan bazı genç kızların bu ilişkilerinden ayrıldıklarında ise yeniden açıldıklarına dikkat çekiyor. Prof. Horozcu, duygusal ilişkilerin bu süreçte beklenenden daha güçlü bir etki oluşturduğunu vurguluyor.

“Kişilik özellikleri kapanma ya da açılma sürecinde baskın olabiliyor”
Başörtüsüne karşı toplumsal baskının yanı sıra, aile içindeki “kapanmaya yönelik aşırı baskıların” da ters etkiye yol açabildiği ifade ediliyor. Özellikle inatçı mizaca sahip gençlerde baskıya maruz kalmanın başörtüsünü bırakma ihtimalini artırdığı belirtiliyor.
Buradan hareketle; toplumsal hayatta herkesin farklı kişilik özellikleri taşıdığını, aile içinde ve toplumda gençlere de bu kişilik özelliklerine göre yaklaşılması ve hassasiyetler gözetilerek davranılması gerektiğini belirten Horozcu; bazı insanların ısrarla kendine çeki düzen verdiğini günlük işlerini dahi bu durumdan etkilenerek yaptığını ancak bazı kimselerin se çeşitli baskılardan, ısrarlardan hoşlanmadığını, inatçı kişiliklerde anne babaların daha hassas bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğini dile getirdi.
“Toplumsal ön yargılar ve baskılar açılmaya zorluyor”
Eğitim hayatında, iş başvurularında, çalışma ortamında hatta yolda yürürken bile tesettürlü kişilere yönelik ön yargıların sürdüğü, çeşitli zorluklarla karşılaşan bazı kızların da kolaylıkla açılmaya yöneldiği görülüyor.
Araştırma sonuçlarına göre açılma sebepleri şöyle:
1- Farklı kişilerle karşılaşma
Özellikle üniversite yıllarında farklı inanç ve görüşlerden ya da akımlardan kolay etkilenme durumu.
2- Duygusal ilişkiler
Tanıştığı erkeğin etkisiyle kapanan kızlar ayrılık yaşadıklarında ya da terkedildiklerinde tekrar açılabiliyor. Diğer yandan muhafazakar gençlerin muhafazakar olmayan ya da bu şekilde görünmeyenleri tercih etmesi durumu.
3- Toplumsal ön yargı
Dış görünüşü sebebiyle çok kolay yargılanabiliyorlar, öyle olmasalar dahi bir siyasi oluşuma bağlılık şeklinde damgalanabiliyorlar.
4- Kendini açıkken güzel hissetme durumu
Psikolojik olarak böyle hissedilmesi durumu açılmaya karar verebiliyorlar.
5- Hazır olmadan kapanma, kapalılığı içselleştirmeme
Dine sadece başörtüsüyle bağlanıp herhangi bir ibadeti uygulamayan, kapalılık halini gerekleriyle içselleştiremeyenler açılabiliyor.
6- Kapalılığın gerekliliğinin ağır gelmesi
Günlük hayattaki giyim kuşam vb süreçlerde zamana ve mekana göre tesettür giyiminden zorlanma durumu
7- Okunan kitapların etkisi
Kişinin analiz kabiliyetinin zayıf olması, okuduklarından izlediklerinden etkilenerek kendi doğrularını savunamaması durumu
8- Dünyevileşme
Muhafazakar ailelerdeki dünyevileşme, dini değerlerden uzaklaşma, çeşitli alanlarda tavizler verme, giyim kuşamdaki hassasiyetlerin azalması ve değişmesi
Çok boyutlu bir süreç
Çalışmanın sonucunda Horozcu, başörtüsünü bırakma sürecinin tek bir nedene indirgenemeyeceğini, kişisel farklılıklar, sosyal çevre, psikolojik süreçler ve aile yapısının bir arada değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.