Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Muhibbi’nin bu dizelerinde yeryüzündeki en değerli, paha biçilemez varlığın sağlık olduğuna değiniliyor, bu varlığın farkına varmaya ve ona sahip çıkmaya teşvik ediliyor.
Anadolu şivesiyle söylenen “Sağlık varlıktan yeğdir” atasözü de istifademize sunulan varlık dahil bütün nimetlerin tadını alabilmenin ancak sağlık ve selamet haliyle mümkün olduğunu anlatıyor.
Sağlıklı beslenme, karar miktarınca tüketme, koruyucu hekimlik ve tedavi edici yönüyle de atasözlerimize konu oluyor: “Mide hastalığın evi, perhiz tedavinin başıdır.”
Yaşam tarzı olarak sağlıklı beslenme
Sağlıklı beslenme, pek çok unsuru bünyesinde barındıran bir yaşam tarzı. Denge açısından ele alındığında vücut fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve diyet lifleri ihtiyaç miktarınca, yeterli enerji düzeyinde ve ideal vücut ağırlığını koruyacak şekilde gıda yoluyla almayı ifade ediyor.
Sindirim, solunum, boşaltım, dolaşım, sinir, iskelet ve kas sistemlerinin çalışması, hormonlar ve vücut salgılarının üretilmesi, zihinsel ve fiziksel beceri ve fonksiyonların devam ettirilmesi için vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanması çok büyük öneme sahip.
Sindirim sistemi başta olmak üzere vücutta birçok sistemin düzeninin korunabilmesi için sağlıklı ve dengeli bir beslenme planı yegane şart kabul ediliyor. Bunun için her besin türünden yeterli miktarda aşırıya kaçmadan tüketmek, diyette çeşitlilik sağlanarak birbirini tamamlayan gıdalara yer vermek öneriliyor.
Sağlıklı besin grupları
Sağlıklı beslenme planı için besin grupları dört yapraklı bir yonca ile temsil ediliyor. Her biri ayrı grubu temsil eden süt ve süt ürünleri; et, yumurta, balık ve kuru baklagiller; meyve ve sebzeler; ve tahılların doğal kaynaklardan temin edilerek sağlıklı ve dengeli tüketilmesini içeriyor.
Her bireyin vücut kompozisyonu, yaşı, cinsiyeti ve sağlık durumu birbirinden farklı. Kişiye özgü sağlıklı beslenme planı ile ruh-zihin-beden üçgeninde bütünsel sağlığı temin etmek, beslenme kaynaklı hastalıklardan korunmak, hastalıklara karşı mücadelede bağışıklığı güçlendirmek mümkün.
Sağlıksız beslenmenin getirdiği hastalıklar
Günümüz araştırmalarında hastalıkların yarısından çoğunun beslenme kaynaklı hastalıklardan oluştuğu belirtiliyor. Dünya üzerinde sıklıkla görülen ve bazı ekollerde “medeniyet hastalığı” olarak tabir edilen kronik hastalıkların pek çoğu beslenme ile doğrudan ilişkili bulunuyor. Buna ek olarak sağlıksız ve dengesiz beslenme ile enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere birçok akut hastalığın da ortaya çıkış riskinde artış söz konusu.
Her sene tekrarlanan araştırmalarda aşırı et, karbonhidrat, şeker, az sebze ve meyveden oluşan dengesiz beslenme sebebiyle ülke nüfusuna oranla en çok ölümlerin yaşandığı yerlerin başında gelişmiş ülkeler olduğu belirtiliyor.
Obezite, ülkemizde ve dünyada beslenmeye bağlı olarak en sık görülen sağlık sorunu. Fazla kiloluluğun ileri bir boyutu olan obezite; kalp ve damar hastalıkları, diyabet, hormonal hastalıklar ve metabolik sendrom gibi birçok hastalığın en önemli risk faktörlerinden biri olarak görülüyor.
Sağlıklı gıdaya erişimin çeşitli sebeplerle kısıtlı olduğu ülkelerde sağlıksız, dengesiz veya yetersiz beslenme sebebiyle vitamin ve mineral eksiklikleri, zafiyet, tiroid hastalıkları, kısırlık, büyüme ve gelişim geriliği, sık geçirilen enfeksiyonlar, bilinç bulanıklığı, kansızlık, kemik ve eklem hastalıkları ve organ fonksiyonlarında bozulma, kas kaybı ve kas gücüne azalma gibi etkiler görülüyor. Bu etkilerden muzdarip olan insanlar sağlıklı gıdaya erişim mağduriyetlerinin devamında hayatını kaybediyor.
Geleneksel beslenme
Geleneksel gıdaların sağlıklı beslenmede önemli bir payı bulunuyor. Geleneksel gıdalardan fermente gıdalar kültürümüzün katkı maddelerine ihtiyaç duymaksızın sağlıklı ve besleyici olmayı sürdüren kadim lezzetlerinden olma özelliği taşıyor. Zengin çeşitleriyle Anadolu’nun farklı yörelerinde coğrafi işaret tescili bulunan geleneksel turşular, sirkeler, zeytinler, peynirler, tarhana, sucuk, pastırma, yoğurt, kefir ve boza; geleneksel fermente gıdaların nadide örneklerini temsil ediyor.
Bağırsak sağlığı ve bağırsakların ruh sağlığına katkısı
Bağırsaklarımızda yaşayan 1 kg civarında bakteri, tükettiğimiz gıdaların artıklarıyla besleniyor. Gıdalardan pek çoğu bağırsağa gelmeden emilip kana karışıyor. Geleneksel fermentasyonla üretilen ekşi lahana turşusu, ev yoğurdu, kefir gibi probiyotik gıdalar ve bunları besleyen pırasa, sarımsak ve tam buğday ekmeği gibi prebiyotik lifli gıdalar kalın bağırsağa geçerek faydalı bakterilerin çoğalmasına ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlıyor.
Bağırsak florasının vücudumuzdaki görevleri arasında vücudu zararlı organizmalardan koruma, bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını düzenleme, besinlerin sindirilmesine yardım, mineral, vitamin ve diğer yararlı maddelerin sentezi ve mutluluk hormonu seratonin sentezi bulunuyor. Bu sentez, bağırsaktan beyne ulaşan sinir uçları yardımıyla gerçekleşiyor.
Bağırsak sağlığını geliştiren besinlerin tüketilmesinin ruh sağlığına faydalı olduğunu belirtiliyor. Antioksidan yönünden zengin besinler olan sebze ve meyve tüketmek beyin hücrelerinin serbest radikaller nedeniyle hasar görmesini önlemeye yardımcı oluyor. Et, süt, yumurta gibi hayvansal gıdalar yahut rafine gıdalar ağırlıklı beslenildiğinde onların artıklarıyla beslenen bakteriler artarak sağlığı olumsuz etkiliyor.
Su, toksinlerin atılımını artırarak dolaylı yoldan bağışıklığımıza katkı sağlıyor. Bağışıklığı güçlendiren sağlıklı bitkiler ve besinler arasında zerdeçal, ekinezya, zencefil, karabiber, sumak, sirke, bal, propolis, keçiboynuzu, çiğ ve ezilmiş sarımsak bulunuyor.
Akdeniz tipi beslenme
Geleneksel Akdeniz mutfağının zengin salata çeşitleri, dünya mutfakları arasında ona sağlıklı olmak açısından önemli bir yer kazandırıyor. Sebzeler, meyveler, tam taneli tahıllar, zeytinyağı ve omega-3 yağ asitleri açısından zengin balıklar gibi besleyici değeri yüksek gıdaların ağırlıkta olduğu bir diyetin kalp damar sağlığının yanı sıra, ruh sağlığına hizmet ettiği belirtiliyor. Bahsi geçen gıdalar yönünden zengin olan geleneksel Akdeniz diyetiyle kronik hastalıklara yakalanma ile depresyon ve bilişsel işlev bozukluğu riskinde azalma görülüyor.