Hui Müslümanları - 2. Bölüm...
Ming Hanedanlığı’nın son dönemleri ve Qing Hanedanlığı (1644-1911) dönemlerinde Çin anadilini ve Han kültürünü hakim kılmak bir devlet politikası halini alıyor. Bu dönemde Çinli Müslümanların nüfuzu gibi nüfusu da azalıyor. Kendilerini tanımlamak üzere Mandarin Çincesinde yer alan bir kavramı kullanmaya başlıyorlar. “İhtida eden” anlamında “Hui” kavramıyla bütünleşiyor, sosyal hayatta varlıklarını böyle sürdürüyorlar.
Sahabi Ebi Vakkas Camii içi
1911’de başlayan Çin Cumhuriyeti döneminde Han, Moğol, Man, Tibetli ve Müslüman Hui ırklarının eşitliği prensibini, devletin temel ilkeleri arasında ilan ediliyor. Çin geleneksel kültürünü devam ettirmek şartıyla Huiler için devlet bünyesinde çeşitli eğitim kurumları açılıyor, akademik çalışmalar yürütülüyor. İlmi faaliyetler ilerlemekteyken uygulamalı faaliyetler sekteye uğruyor; az sayıda cami yalnız vakit namazlarında kullanılmak üzere yeniden faaliyete giriyor.
Söz konusu hava içinde Hui Müslümanları, deniz aşırı ülkelerdeki Müslümanlarla temaslarını sürdürüyorlar. 19. Yüzyılda Çin camilerinde dönemin İslam halifesi Sultan 2. Abdulhamid adına Arapça hutbe okunuyor. Pekin’de Hamidiye Üniversitesi açılıyor. Osmanlı âlimlerinden Serezli Ali Rızâ Efendi ve Bursalı Hâfız Hasan Efendi burada yüzü aşkın öğrenci yetiştiriyor.
Quanzhou Namazgâhı dışarıdan görünüm
Pekin, Şangay, Sichuan, Jinan, Yunnan, Ningxia ve Çin’in diğer bölgelerinde devlet izniyle açılan diğer okullarda eğitim gören Hui Müslümanlarının bazıları denizaşırı ülkelerde de eğitimini tamamlayabiliyor. Bu yıllarda her yıl kutsal mekanlara Hac yolculuğuna çıkan Hui sayısı, kaynaklarda yüzlerle ifade ediliyor.
Çin camilerinde imamlar yalnızca Mandarin Çincesi konuşuyor ve eğitim faaliyetleri yürütmüyor. Hui eğitim kurumlardaki bazı öğrenciler yazma eserlerden Arapça okuyor ve Mandarin Çincesine tercüme eserler yazacak şekilde donanımlı yetişiyor. Çinli Müslüman âlimlerden dünyaca tanınan bir isim “Mǎ jiān” namı diğer "Muḥammad Mâkîn es-Sînî“ 20.yüzyılda Çince Kur’an meali müellifi.
Çin Cumhuriyeti ve 1949’da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti döneminde Çin anakıtasında yaşayan Müslümanlar, yani Huiler; Uygur, Kazak, Özbek, Kırgız, Tacik, Tatar, Dongxiang, Sala ve Baoan olmak üzere “etnik” kökenlerine göre sınıflandırılıyor. Dolayısıyla tüm bu ırkları bütünleştiren Müslüman vasfı kullanılmıyor. Kökeni Han Çinlilerine dayanan Hui Müslümanları “milli” etnik azınlık olarak tanımlanmakla birlikte devletin resmi dini olmadığı gerekçesiyle hiçbir kişinin inancı resmi kayıtlarda belirtilmiyor.
Hui takkeleri
1950'li yıllarda devlet bünyesinde Çin İslam İşleri Kurumu kuruluyor. Bir diğer ifadeyle Çin anakıtasında Müslümanların ibadet, eğitim ve giyim-kuşam, yeme-içme konularına dair karar ve uygulama merci; ayrıca diğer Müslüman ülkelerle ilişkileri devam ettiren devlet kurumu. Pekin’de devlet desteği ile Çin’in ilk milli İslami eğitim kurumu, Çin İslam Enstitüsü kuruluyor.
Enstitünün dersleri İslami eğitim ve temel üniversite eğitimi olarak iki alanda düzenleniyor. 1980’den bu yana Çin’de Pekin İslam Enstitüsü, Urumçi’de Sincan İslam Üniversitesi, Shenyang İslam Enstitüsü, Xining İslam Enstitüsü, Lanzhou İslam Enstitüsü, Zhengzhou İslam Enstitüsü, Kunming İslam Enstitüsü, Hebei İslam Enstitüsü ve Çinghay İslam Enstitüsü olmak üzere dokuz İslam enstitüsü daha faaliyet yürütüyor.
Hui Müslümanlarının günlük hayatı
Bugün Çin anakıtasında 200 milyondan fazla Hui Müslümanı yaşıyor. Ningxia eyaleti, Gansu-Linxia Hui Özerk bölgesi, Şincan Hui Özerk bölgesi (Doğu Türkistan), Kansu, Yünnan, Şantung, Xi‘an gibi bazı bölge ve şehirlerde Çin anakıtasının diğer şehirlerine göre Hui nüfusu daha yoğun. Ayrıca ülke genelinde bütün şehirlerde ve mahallelerde Huilere rastlamak, bir kenar mahallede Hui Müslümanın işlettiği esnaf lokantasında Çin eriştesi yemek mümkün.
Hui Müslümanlarına sadece Çin’de değil, bazı Asya ülkeleri tüccarları içinde de rastlanabiliyor.
Hui Müslümanları resmi işlerde ayrı bir ırk olarak temsil edilseler de yerel dilleri bulunmuyor. Resmi dil olarak Mandarin Çincesini, memleketlerine göre diğer yerel Çince dil ve lehçelerini, uluslararası ticarette Arapça ve İngilizceyi kullanıyorlar.
Xian Ulu cami minaresi
Huiler, mübarek mevsimlerde camilerde vakit geçirmeyi, kandil gecelerini camilerde Mandarin Çincesinde yapılan sohbetin ardından kendi aksanlarınca salavat getirerek idrak etmeyi tercih ediyorlar.
Xian Ulu Cami minaresinden yayılan ezanı dinlemek için:
Bayramlarda namazın ardından aile büyükleriyle bir araya geliyor, büyük sofralar etrafında bayram ediyor, sahabi mescitlerinde türbe ziyareti, diğer aile büyüklerinin kabir ve makam ziyaretlerini yapıyorlar.