İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İkindi16:57 Akşam20:08 Yatsı21:41 İmsak04:13 Güneş05:52 İşrak06:33 Öğle13:06
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 15°C Nem %89
Türkçe
23 Şevval 1445 2 Mayıs 2024 Perşembe
23 Şevval 1445
Öğle
13:06
İkindi
16:57
Akşam
20:08
Yatsı
21:41
İmsak
04:13
Güneş
05:52
İşrak
06:33
Giriş Yap

Anadolu irfanında Peygamber sevgisi

25.09.2023    |

Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra hayatlarını, samimiyetle inanıp bağlandıkları bu dine, İslam’a, Allah ve Peygamber sevgisine adamış bir millet olarak yaşamışlardır.

Türk milletinde Peygamber sevgisi o kadar derindir ki her Müslüman Türk, onun ismi anılınca saygı gösterir, hürmet ve tazimle elini sinesine bastırarak salâvat getirir.

Ona duyulan aşk öyle bir sevgi atmosferi oluşturmuştur ki, askerine, Onun adını temsil eden “Mehmetçik" denilmiştir.  Yeryüzünde Peygamber'in ismini millî bir sembol haline getiren tek millet Türkler olmuştur.

Bunun yanında hemen her mısraıyla, sevgiyi terennüm eden edebiyatımızda, Hz. Peygamber'e duyulan samimi sevgi ile "Peygamber Edebiyatı" diyebileceğimiz kadar çok, çeşitli ve zengin türler oluşmuştur.

Öyle ki, sadece onu anlatma ve övmeye tahsis edilen, başta na'at olmak üzere esmâ-i nebi, gazavât-ı nebi, ahlâku'n-nebi, hicretü'n-nebi, mevlid, mu'cizât, mi'râciye, hilye, şefaat-nâme, kırk hadis, binbir hadis gibi manzum, mensur pek çok tür teşekkül etmiştir.

Gerek bu türlerde gerekse başka türlerde onu anlatan yüzlerce, binlerce eser kaleme alınmıştır. Hatta Naat yazmak, okumak ve dinlemek, Türkler için muazzam bir zevk ve anane olmuş­tur.

Bu geniş "Peygamber Edebiyatı" arasında Ahmediyeler de bulunur. Ahmediyeler, Hz. Peygamber'in hayatından bahseden manzum nasihat kitaplarıdır. Ahmed, Hz. Peygamber (SAS.)’in adlarından biri olduğu için onun hayatını ve nasihatlerini  konu edinen manzum eserlere Ahmediye denmiştir. Bunlar halk için yazılmış eserlerdir ve en çok şöhret kazanmış olan  dört tane Ahmediye vardır: 

Bunlardan birincisi  Mahmudiye  adını da taşıyan Mahmud Bin Mehmet’in 14.yy’da yazdığı Mahmudiye adlı eserdir. İkincisi ve en tanınmış olanı ise  15. Yüzyılda Gelibolu’da yaşamış olan Hacı Bayram’a intisap ederek Yazıcızade Mehmet ve Muhammediye (1449) adlı eseridir.

15. yüzyıl şairlerinden  olan Akşemsettinzade Hamdullah Hamdi ise Yazıcızade Mehmet ve Muhammediye (1449) adlı eserine bir nazire yazmış, bu Ahmediye de halk arasında oldukça rağbet görmüştür. Dördüncüsü ise Diyarbakırlı Ahmet Hurşit Efendi’nin yazdığı (1689-1761) nasihatname adı ile de bilinen (1748) Ahmediye’dir.

Kültür tarihimizde ve toplumsal inanç dünyamızda çok önemli yer teşkil eden Muhammediye'nin, Hz. Peygamber'i Türkçe terennüm ederek Türk milletine, Peygamber'i her yönüyle tanıtan ve toplumumuzun zihnindeki Peygamber imajını şekillendiren önemli bir klasiktir. Hatta şair ve muta­savvıf olan Yazıcızade Mehmed, eseri kadar meşhur olamamıştır.

"Muhammediyye" yüzyıllardır Müslümanlarca zevkle okunmuş, elden ele dolaşmış, adı dillerden düşmez olmuş­tur. 9020 beyitlik bu hacimli eser, Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i ve Mevlânâ'nın Mesnevi'si etkisinde ve onların tarzında kaleme alınmıştır. İçeriği de onlara yakındır. Hz. Muhammed (SAS.)'e karşı çok samimi bir sevgi ve bağlılığı dile getirmesinin de şüphesiz bu ölçüde benimsenmesinde rolü vardır.

Evliya Çelebi, Ana­dolu'da birçok insanın Muhammediy­ye'yi ezbere bildiğini kaydetmektedir. Şu rahatlıkla söylenebilir ki, Muham­mediyye, Mevlid'den sonra, aynı ko­nuda yazılmış eserlerin en ünlüsü ve en beğenilenidir.

Türk edebiyatında özellikle tasavvufî edebiyat vadisinde çokça kullanılan devriye tekniğiyle kaleme alınan eserde aklın yaratılışından insanın yaratılıp yeryüzüne inişine, diğer peygamberlerin hayatından Hz. Peygamber'in ve âl-ü ashâbının yaşantısına ve kıyamet alametlerinden kıyamete kadar dünyanın ve insanın başından geçen ve geçecek olan her şey belli bir düzen çerçevesinde ele alınmıştır.

Elbette ki kitabın konusu gereği Hz. Peygamber'in yaşantısı diğer bahislere göre daha geniş bir yer teşkil etmektedir. Muhammediye'de Hz. Peygamber sadece zahirî yönleriyle değil, bâtıni güzellikleriyle de anlatılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Hz. Peygamber'in hayatı, mücadelesi ve çektiği sıkıntıların yanı sıra yüce ahlâkı ve mucizeleri de geniş bir biçimde ele alınmış ve özellikle de bu bahislerde coşkulu ve dokunaklı bir anlatım öne çıkmıştır.

Anadolu insanını aynı şemsiye altında toplayan ve dili, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bütün bir İslam milletine seslenen nadide eserlerden biri de Süleyman Çelebi’nin Muhammediye’ye rakip kabul edilen eseri “Vesiletü’n-Necat” adlı eseri yani Mevlid’dir. Mevlid, Süleyman Çelebi’nin rüyası, sadaka-ı cariyesidir. Yıllar yılı okunagelmiştir. Mevlid, hala okunmaktadır.

Anadolu halkı Mevlid’e o kadar değer vermiş ki, ölülerinin arkasından bile, okumuş, okutmuştur. “Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber” diyerek, ölümü güzel görmeyi ve göçen kişinin Allah Resulü ile ebedi âlemde buluşacağını, kalanlara müjdeleme ve yüreklerine su serpme vesilesi saymışlardır.

Mevlid, halk nezdinde o kadar tutulmuş ve rağbet görmüştür ki, adeta şerh edilircesine, ona haşiyeler düzülürcesine Mevlid’le bağlantılı yeni eserler ortaya konmuş ve bu eserler Mevlid’lerin sonuna eklenmiştir.

Bütün bunlar şüphesiz Peygamber sevgisinin ürünü ve tezahürüdür. Anadolu insanının Resulü şiir diliyle, kafiyeli diziliş ve manzum ifadelerle anması da ayrı bir durumdur çünkü şiir, insan kalbi ve duyguları üzerinde teshir halk eder, işiteni iki misli etkiler. Anadolu insanının dimağı, şiir dilinin musikisindeki lezzete asırlardır aşinadır.

Öyle ki Anadolu halkı çok uzakta olsa da Hz. Peygamber (SAS) ve O’nun kabrinin bulunduğu Medine şehri arasında bir sevgi köprüsü kurmayı başarmıştır. Öyle ki, O’na esen rüzgârlar ve akan sularla selâm, hasret, tazim ve sevgilerini göndermişlerdir. Şu şiir bunu ne güzel dile getirmiştir:

“Ey bâd-ı saba, yolun uğrarsa semt-i Haremeyn’e,

Tazimimi arz eyle, Resûlü's- Sekaleyne” 

Fuzuli de Su Kasidesi’nde Fırat ve Dicle’nin aktığı istikameti Peygamberin istikameti olarak değerlendirmiştir. Bu iki nehrin başlarını taştan taşa vurup o yöne doğru zorla da olsa yol almalarını Peygamber (SAS.)’e ulaşmanın çırpınışları olarak değerlendirmektedir:

“Ravza-i kûyına her dem durmayıp eyler güzar

 Âşık olmuş galiba ol serv-i hoş-reftare su.”

“Hak-i payine yetem der ömrlerdir muttasıl

Başını taştan taşa urur gezer avâre su.” 

Anadolu’daki Mevlid Kandili gelenekleri

Heyecanla ve muhabbetle kutlanan kandiller, güzel hatıralar da barındırıyor. Kandil akşamları sevinç ve neşeyle camilere koşan çocuklar ve büyükleri, bu geceyi en güzel şekilde idrak etmeye gayret ediyor.

Geçmişten bugüne Anadolu’nun pek çok şehrinde özel etkinliklerle ve çeşitli ikramlarla kandil geceleri kutlanıyor.

Örneğin, Bursa’da Osmanlı döneminden beri her Mevlid Kandili, Peygamber Efendimiz’în (SAS.) doğduğu gece, sabaha yakın saatlerde Molla Fenari Camii’nde Mevlid-i Şerif okunup süt ikramı yapılıyor.

Pek çok şehirde insanlar Mevlid Kandili’nde şerbet, lokma ve kandil simidi dağıtıyor. Çorum’da ise bir Ahilik geleneği olan “Kandil Duası” her kandil gecesi tekrarlanıyor. Esnafın toplanıp İslam dünyası için dualar ettiği bu tören, tüm halk tarafından ilgiyle takip ediliyor.

Bilecik’teki Gülümbe Köyü’nde ise 250 yıldır her kandil gecesinde yatsı namazı sonrası tüm köy birlikte yemek yiyerek kandilin bereketini tadıyor.

­

­

 

 

 

Kabe
Canlı Yayın
Şuan canlı Yayın
Canlı Yayın
AKRA CANLI
 / 
close icon close icon
AKRA CANLI
Canlı Yayın
Canlı Yayın Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close