Medya içeriklerinin üretilmesi, dağıtılması ve tüketilmesinde yapay zekanın rolünün giderek arttığına işaret eden Zafer Küçükşabanoğlu, bunun, medya sektöründeki yenilikçi uygulamalar gibi çeşitli alanlarda kendini gösterdiğini aktardı.
Küçükşabanoğlu, iletişim teknolojisindeki değişikliklerin, medya biçiminin ve iletişim tarzının değişimini de beraberinde getirdiğini belirterek, yapay zekanın medya sektörüne etkisinin bu değişime örnek olduğuna dikkati çekti.
Bir araştırmaya göre, toplumun yüzde 60,6'sının internetteki gerçek ile sahte haberler arasındaki farkı belirleme konusunda endişe duyduğunu, yüzde 15,2'sinin ise endişe duymadığını bildiren Küçükşabanoğlu, "Endişe seviyesinin ebeveynlerde daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu endişelere neden olan yapay zeka teknolojileri aynı zamanda bu endişeleri gidermek için de kullanılabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Küçükşabanoğlu, teknolojinin, zararlı içeriklerin tespit edilmesi ve filtrelenmesi gibi işlevlerle çocukların ve gençlerin güvenli ortamda bilgi edinmelerini sağlayabileceğine dikkati çekerek:
"Yapay zeka tabanlı sistemler ile haberlerin doğruluğu ve güvenilirliği denetlenerek sadece ebeveynlerin değil toplumun geneli için de daha güvenilir bir ortam oluşturulabilir. Yapay zeka, kişiselleştirilmiş içerik ve global kaynaklara ulaşma ile hız gibi konularda toplumu olumlu, güven konusunda tam tersi yönde olumsuz etkiliyor. Kanun koyucuların ve ilgili kurumların güvenilirlikle ilgili düzenlemelerle bu konulara müdahale etmesi, toplumun talep ettiği konuların başında geliyor. Bu noktada toplumsal güven duygusunu artırmak, bilgi ve haber kaynaklarının denetimlerini hızlıca gerçekleştirmek adına ilgili kurumların yapay zeka teknolojilerini denetim mekanizmalarına entegre etmeleri çok önemlidir." ifadelerinde bulundu.