Su... Hayatın kaynağı, doğanın kalbi.
Hem ekosistemlerin hem de insan hayatının sürdürülebilmesi için vazgeçilmez.
Ancak hızla artan nüfus ve kontrolsüz ekonomik büyüme, su kaynaklarını ciddi biçimde tehdit ediyor.
Uzmanlara göre, dünya genelinde tatlı su kullanımının yaklaşık yüzde yetmişinden fazlası tarımda gerçekleşiyor.
Sanayi ve belediye kullanımları çok daha küçük bir paya sahip.
Yine de dünyamızdaki su talebi her geçen yıl artıyor.
1900 yılından bu yana tatlı su kullanımının altı katına çıktığı tahmin ediliyor.
Bu durum, özellikle su sıkıntısı yaşayan bölgelerde ciddi bir kıtlık riskini beraberinde getiriyor.

Türkiye’de de tablo benzer.
Verilere göre, suyun yaklaşık yüzde 70 ila 74’ü tarımda kullanılıyor.
Sanayi ve evsel kullanım oranı ise yüzde 10 ila 15 civarında.
Uzmanlar, tarımsal sulamada verimliliğin artırılması ve altyapı kayıplarının azaltılmasının artık bir zorunluluk olduğunu vurguluyor.
Artan su talebiyle birlikte toplumda farkındalık oluşturma çabaları da önem kazanıyor.
İşte bu noktada devreye sivil toplum kuruluşları giriyor.
Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği, kısa adıyla CEKUD, Türkiye genelinde “su kullanma bilinci” temalı seminerler, eğitim kampanyaları ve çevrimiçi etkinlikler düzenliyor.
cekud.org.tr’de yer alan bilgilere göre, bugüne kadar yüzlerce okulda su verimliliği eğitimleri gerçekleştirildi.
Bu eğitimler sayesinde binlerce çocuk ve yetişkin, suyun değerini yeniden hatırlıyor.

Peki, biz bireyler olarak ne yapabiliriz?
Uzmanlar, küçük alışkanlıkların büyük farklar oluşturabileceğini söylüyor.
• Musluklarda düşük debili sistemler kullanmak, kişi başına su tüketimini yüzde otuz azaltabiliyor.
* Tarımda aşırı sulama yerine damla sulama gibi tekniklerle daha verimli su kullanımı yapılabilir.
• Çamaşır ve bulaşık makinelerini tam dolu çalıştırmak hem enerji hem su tasarrufu sağlıyor.
• Damlayan muslukları onarmak yılda yüzlerce litre su kurtarabiliyor.
• Yağmur suyu toplamak, bahçe sulama ve temizlikte alternatif kaynak oluşturuyor.
• Diş fırçalarken musluğu kapatmak ve kısa duşlar yapmak, basit ama etkili adımlar arasında.
Unutmayalım…
Su kaynaklarının korunması yalnızca kurumların değil, bireylerin de sorumluluğunda.
Her damlanın bir değeri var.
CEKUD gibi kuruluşların öncülüğünde yürütülen farkındalık programları, toplumun her bireyini yalnızca bir “tüketici” değil, bir “su koruyucusu” haline getiriyor.
Suyun hem ekonomik hem de manevi bir değer olduğunu hatırlamak, gelecek nesiller için en anlamlı mirasımız olabilir.
Su, hayatın kendisidir.
Onu korumak, hayatı korumaktır.
Tüketici değil, su koruyucusu olmalı.
Suyu sadece tüketen değil koruyan da olmalıyız...